Özgüven kendimizi nasıl gördüğümüz, kendi hakkımızda ne düşündüğümğüz ve kendimize ne kadar değer verdiğimizi tanımlar. İşte ne kadar başarı sağlayabileceğimizin olasılığını algılıyabilme derecemiz  özgüvenle ilgilidir.


 


Özgüven erken yaşta kazanılmaya başlanır. Düşük özgüven olumsuz tutum, kötü yargılama ve sorun çözme becerisi, bağımlı ilişkiler, uyum sağlanacak yeni durumlarda kaygılı, depresif olma olarak tanımlanabilir. Yüksek özgüven ise olumlu tutum, iyi yargılama ve sorun çözme becerisi, sağlıklı ilişkiler, yeni durumlara kolay uyum sağlama olarak belirlenir.


 


Özgüven, palavracılık ve abartma değildir. Özgüven yokluğunda onu örtmek için çeşitli stratejiler geliştirilir. Bunlar abatma ya da aşırı nezaket olabilir.Bir anlamda Her alanda özgüvenli olmak gerekir mi? Herkes onay ve saygı görmek ister. Eğer saygı görmek baskılanırsa özgüven azalır. Özgüven kendiliğinden gelmez. Çocukluk ve ergenlikteki deneyimlerle oluşur. Zeka ile ilişkisi yoktur. Ama eğitim sistemi çok önemlidir. Yapılanları gösterememek güvensizlik yaratır. Kişi böyle durumlarda bazen bir özelliğini öne plana çıkarmaya çalışır. Sadece zekasını, güzelliğini  gündeme getirmek gibi.


 


Özgüven eksikliğimizin nedenini bilirsek başetmek daha kolay olur. Anne baba tutumu (aşırı onaylama ya da azarlama), eğitim sistemi gibi. Yayınlar, yanlış kendine güven elemenları sunmaktadır. Filmler, kahramanlar gibi Özgüveni bozan şeyi bulunca yüzleşmek gerekir. Örneğin toplum önünde konuşmaktan korkmak, okul başarısızlığı, güven kaybı ve genelleme gibi süreç işler.


 


Zeka, dış görünüm, bedensel özellikler ve bilgi özgüveni etkileyen faktörlerdir. Ama özgüven bencillik ve narsisme dönebilir.Örneğin özgüveni etkileyecek bir sorun kekemelik olsun. Neler yapabilir. Çalışır, düzeltir ve spiker olmaya çalışır. Ya da düzeltemez, başka alanda başarılı olmaya çalışır. Ya  da düzelmez ve zavallı olarak çevreye hükmeder. Riskli durumlar olumsuz inanışlara neden olur. Bu durumda iki seçenek vardır.Gerçekçi beklentiler oluşturma ya da kişisel değerlendirme.


 


GÜZEL YA DA YAKIŞIKLI OLMANIN KARİYERE ETKİSİ


 


Güzel yada yakışıklı olmanın yani fiziksel olarak çekici olmanın insan ilişikileri ve başarıda etkisi olup olmadığı oldukça fazla  araştırılmıştır. Bir araştırmada öğrencilere kadın ve erkek resimleri gösterilmiş. Bu resimler fiziksel çekici olan kişiler, ortalama görünümlüler ve daha kötü görünümlülerden oluşan karışılık resimler olarak seçilmiş. Resimlerden bu insanların kişilik özelliklerini değerlendirmeleri istenmiş. Ve görülmüş ki öğrenciler fiziksel olarak çekici olan kişlere daha olumlu sosyal ve kişilik özellikleri atfediyorlar. Bu çalışmada görüldüğü gibi insanların fiziksel çekici olanları, fiziksel görünümle hiç ilgisi olmayan özellikler olan; daha sosyal, etkin, sıcak, akıllı, zeki ve becerikli olarak görmeye meyili vardır. Bu bir kalıplaşmış yargıdır.


 


Bu çocuklar içinde geçerlidir. Erişkinler, fiziksel olarak çekici olan çocukları daha sevimli, daha sosyal, becerikli ve kolay bakılır bulurlar.Bu çocukların yaptıkları hatalar daha az görülüyor. İlkokulda daha popüler olmalarını sağlıyor. Aynı zamanda  ailelerin ve öğretmenlerin bu çocuklardan beklentileri de daha fazladır.Fiziksel çekiciliği olmayan çocukların olumsuz davranışları erişkinler tarafından onların kişiliğine bağlanmaktadır.


 


Kariyere bakılınca, MBI mezunlarının kariyer sonuçlarına bakılmadan sadece fotorafları ile yüz güzelliği değerlendirilmiş. Fiziksel çekiciliği olan erkeklerin diğerlerinden daha yüksek maaşlarla işe başaladıkları görülmüş, bu durum kadınları etkilememiştir. İzlemde ise kadınlarda fiziksel güzellik maaşı ve yükselmeyi zaman içinde etkilemiş. Yani erkeklerde işe başlamayı, kadınlarda yükselmeyi olumlu etkilemiş. Oysa, fiziksel özellikler kariyer ve kişilik olarak daha iyi olmayı mı sağlıyor sorusunun yanıtı  tüm araştırmaların sonuçlarında hayır olarak bulunmuştur. Yani fiziksel çekicilik zekayı, kendine güveni, yöneticiliği ve akıl sağlığını olumlu etkilemiyor. Bunların hepsi toplumsal atıflardır. Fiziksel çekicilik ölçütlerinin toplumlara ve ırklara göre değiştiği de unutulmamalıdır. Bu atıflardan  doğru olanı fiziksel çekiciliği olan insanların sosyal yeterliliklerinin daha fazla olduğudur. Bu insanlar kendilerine daha güvenli, daha sosyal olabiliyorlar. Bu da onlara özellikle satış pozisyonlarında şans kazandırıyor. Buna psikolojide kendini gerçekleştirme kehaneti deniliyor. Yani toplumun sağladığı kalıplar, sosyal güveni arttırıyor, ve kişiye atfedilen özelliklik oluşuyor.   


 


Fiziksel çekiciliğin ortalamanın altında olması kişiyi hırslandırır mı ya da güzel olan daha mı az çalışır sorusunun yanıtı yetiştirilme tarzında ve çevrenin davranışlarındadır. Eğer küçüklüğünden beri çocuğa fiziksel özellikleri nedeiyle kazanç sağlanır, hep fiziksel özellikleri ön plana çıkarılırsa kişi de ilgi çeken ve kazandıran özelliği ile daha çok uğraşır, yatırımını ona yapar. Böylece diğer özelliklerini ve yeteneklerini geliştirme şansını kaybeder. Fiziksel olarak iyi olsa bile buna vurgu yapılmaz, bu kazanç için yeterli bulunmazsa çocuk diğer özelliklerini de geliştirir. Fiziksel özelliği artı olarak kalır. Fiziksel görünüm avantajı olmayan çocuk ise sahip olduğu yetenekelerinin hepsini kullanmaya çalışacaktır. Ama benzer şekilde onunda herhangi bir özelliği öne çıkarılırsa ya da yetenekleri desteklemezse sonuç aynı olur. Yani bu durum direkt yetiştirme tarzı ve sosyal çevrenin tutumuna bağlıdır.


 Prof.Dr.Bengi Semerci

rssyoutubeinstagram
Facebooktwitterlinkedinmail