Birçok şey için ölçme sistemlerini kullanırız. Bir olayın süresini veya iki olay arasında geçen süreyi belirlemek, olayların sürelerini karşılaştırmak ve nesnelerin hareketlerini belirlemek için kullanılan ölçme sisteminin temel bileşenine zaman denir. Zamandan bahsederken bahsedilmesi gereken bir kavram da zaman algısıdır. Zamanı bir ölçüm birimi olarak kabul etmek, zaman algısından farklıdır. Zaman algısı; zaman aralıklarını hesaplama, güneşin konumuna bakarak yaklaşık zamanı söyleme, zamanın geçiş hızını değerlendirebilme, yani zamanın farkında olma yetisidir. Yaşamımızı zaman değil, aslında zaman algısı yönetir. “Zamanın farkında değil.” diye suçladığımız her yaştan insan aslında zaman ölçümünü biliyordur. Sorun zaman algısındaki farktır. Yaşamımızdaki birçok önemli olay keskin bir zamanlama gerektirir.
ZAMANLAMA BECERİSİ
Birçok hastalıkta önemli bulgulardan biri zaman algısının kaybolması ya da değişmesidir. Örneğin, depresyonda olduğunuzda zaman yavaş akıyormuş gibi gelir. Şizofrenide ise zaman algısı ciddi bozulma gösterir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunda zaman algısında sorun vardır. Zaman ayarlamasının yapılamamasının nedeni bu bozukluktur. Zaman algımız dikkat ve hafıza ile ilişkilidir. Dikkat arttıkça zaman algısı artar. Bitiremediğimiz şeyleri, bitirebildiklerimizden daha iyi hatırlarız. Bu nedenle, önemli sınavlardan sonra yaptığımız sorulardan çok, yapamadıklarımızı, uğraştıklarımızı hatırlarız.
Yaptığımız şey zorsa ya da biz onu zor olarak algılıyorsak, algıladığımız zaman daha kısa gelir. Zorlandığımız işleri yaparken verilen zamanın hep kısa olduğunu söylememiz bundandır. Oysa sıkıldığımız, kalabalık, havasız ortamlarda zaman her zaman geçirdiğimizden daha uzun olarak algılanır.
Evde aileler zamanın azaldığını söyleyip, ders çalışmak için sık sık uyardığında çalışmak daha zor gelmeye başlar ve zaman bir türlü geçmez. Benzer şey çalışırken de geçerlidir. Yöneticiniz başınızda sizi sıkıştırdıkça, bir türlü bitiremediğinizi söyledikçe işin bitmesi uzar. Çünkü içinde duygu olan (kızgınlık, hüzün, sevgi vb.) seslerin duyulduğu zamanın algılanması, diğerlerinden uzun sürer. En önemlisi bir şey olmasını ya da bir haber beklediğimiz zaman, zaman bir türlü geçmek bilmez. Bu zaman ölçümünün değişmesi ile değil, bizim zaman algımızla ilişkilidir.
Zaman karar vermemizde önemli bir etkendir. Kısa sürede ulaşacağımız hedefler daha cazip gelir. Oysa hemen elde edeceğimiz yerine, daha sonra ulaşabileceğimiz hedefi yeğlemek yaşamsal ve mesleki başarı ile yakından ilişkilidir. Etkin bir işlevsellik için bireyin hemen mutlu olmasını sağlayacak dürtüsel uyaranları ertelemesi ve gelecekte olumlu sonuçlar elde etmek için amaca yönelik davranışlarda ısrar etmesi gereklidir.
ZAMAN ALGISININ VE ZAMANIN YÖNETİMİ
Zaman algımızın nasıl oluştuğu konusunda, yeterince bilimsel veri bulunmaktadır. Zaman algımızın duygularımızla ilgili olduğunu biliyoruz. Hastalıkları iyileştirerek zaman algılarını düzenleyebiliriz. Kendimizi tanıyarak da kendi zaman algımızı düzenleyebiliriz.
Zamanın yönetimine gelince; günlük hayatın işleyişi içerisinde benzer görevleri yerine getiren bireylerin farkları, aynı zaman dilimi içerisinde ne kadar ürettikleri ile ortaya çıkar. Zamanı iyi kullanmayı bilmek, sıkışmışlık duygusuyla gelen stresi azaltmak ve daha verimli sonuçlar elde edebilmek için önemli bir beceridir. Bu beceri “zaman yönetimi” olarak adlandırılır.
Modern dünyada insanın zamanı, otomatik olarak belli bölümlere ayrılmıştır. İş saatleri, yatma ve kalkma saatleri, hafta sonları planlanmıştır. Ancak bu planlama kişiye zaman zaman kendi kontrolü dışında bir hayat yaşıyormuş ve zaman kendi kendine akıp gidiyormuş duygusunu yaşatır. Bu açıdan bakılırsa söylenebilir ki; zamanı saatler anlamında kontrol etmek imkânsızdır. Ancak zamanın işleyişi içerisinde insanın kendi kendini denetlemesi ve kontrol etmesi mümkündür. Zaman yönetiminin hareket noktası da burasıdır.
Zaman yönetimi sadece kişilerin verimliliği için değil, aynı zamanda örgüt ve kurumların verimliliği için de sahip olunması gereken bir beceridir. Örgütlerin planlama, yönetim, eşgüdüm gibi temel işlevleri göz önünde bulundurulduğunda, amaçlarına ulaşabilmede ve bunu eksiksiz yapabilmede zamanın ve zamanın doğru kullanımının önemi ön plana çıkmaktadır. Bengi Semerci Enstitüsü’nün kurumlara verdiği zaman yönetimi eğitimlerinde, kurumların verimi için zamanın önemini yakından gözlemekteyiz.
Zamanın doğru yönetimi kişisel bir planlamadan geçer. Çünkü herkesin ihtiyaçları ve öncelikleri farklıdır. Bu nedenle öncelikle kişinin kendi zamanını nasıl geçirdiğini izlemesi ve detaylı olarak anlaması gerekir. Daha sonra uyku, yemek, yol gibi zorunlu zamanları çıkarıp kalan zamanla ilgili bir aktivite planı hazırlanmalıdır. Zaman yönetiminde en önemli noktalardan biri gerçekçi olmaktır. Çalışmanın ve işleri bitirmenin yanı sıra kişisel ihtiyaçlara karşı da duyarlı olunmalıdır. Ayrıca ne tür durumların zamanı doğru kullanmanın önüne geçtiğinin saptanması ve önlem alınması da planın sürekliliği açısından son derece anlamlıdır.
Zaman sizi değil, siz zamanı yönetmelisiniz. Yönetemiyorsanız, bunu öğrenmek için yardım alma zamanı gelmiş demektir.