Çocuk büyütürken, hatta büyüdükleri zaman bile onlara iyi-kötü, doğru-yanlış gibi kavramları öğretmeye, böylece insanlığın karanlık yüzünden uzak tutmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 3 yaş civarında sosyalleşmeye başlayan çocuklara yapmaları ve yapmamaları gerekenleri çoğu kez hiç fark etmeden tekrarlıyoruz. Bütün öğretiler de olduğu gibi doğru, yanlış, kötü, iyi, suç gibi onlara öğrettiğimiz kavramlar kendi bildiklerimizden ve yaptıklarımızdan farklı olmuyor. Bazen biz doğruyu bilsek ve yapsak bile, yaşadığı toplum içinde iç içe giren kavramlar nedeni ile neyin doğru neyin yanlış olduğu karışabiliyor. Yanlış diye, suç diye, hata diye öğretilen davranışlar alkışlanarak, ün ve para getirirken, doğru denilen kavramlar umursanmayabiliyor. Sonuç olarak birçok insan yapan ya da maruz kalan kişi olarak insanlığın karanlık yüzü ile karşılaşıyor. Evet, insanlığın bir karanlık yönü var ve bunu öğrenmek hiç birimiz için sürpriz değil. Her gün insanlar öldürülüyor, dövülüyor, tecavüze uğruyor, hırsızlık yapılıyor, cinsel istismar haberleri peş peşe ekleniyor.
Karanlıktan uzak durabilmek
İnsanlığın aydınlık yüzünden uzaklaşmamak kolay mı? Okuduğumuz haberlere kızıyoruz, eleştiriyoruz. Öbür yandan cinayetlerin, şiddetin, yolsuzlukların, komploların olduğu filmleri hayranlıkla izliyor, kitapları en çok satanlar listesine sokuyoruz. Bunun nedeni sonlarında iyilerin kazanıp, kötülerin cezalandırılması mı? Yoksa eleştirdiğimiz, kınadığımız şeyleri başarı ile yapanlara aslında duyduğumuz hayranlık mı? Adli bilimciler bunun tartışılır olduğunu söylüyorlar. Hepimiz başarılı-başarısız yaşam boyunca benzer davranışları deniyoruz. Çoğu kez yaptığımız yanlış davranışlara iyi, akılcı, yasal ya da vicdani gerekçeler bulsak da, yaptığımız yanlışları iyi niyetle yaptığımızı söylesek ya da yanlışlarımız için başkalarını, sistemleri suçlasak da karanlık tarafa geçtiğimiz gerçeği değişmiyor. Her ne nedenle yapılırsa yapılsın, hangi ideale, inanca hizmet ettiği için gerekli olduğu iddia edilsin yapılan yanlış, yanlış olarak kalıyor. En kötüsü ise yapılan yanlışın sorumluluğunu almayarak, başkalarının yüzünden yanlış yaptığını öne sürmek aslında. Ortaya çıkan sonuç; Yanlışın sorumluluğundan kaçarken, insan olarak seçim hakkımız olduğu, başkası ne yaparsa yapsın ona karşılık bizim doğruyu seçebileceğimiz gerçeğini görmezden gelmek, yok saymak oluyor.
En masum görünen kişi dahi birini öldürmeyi, yasal olmayan yolla olsa da zengin olmayı, birine zarar vermeyi, hile yapmayı en azında hayal edebiliyor. Sonra asla yapmam ve yapılmamalı dediğimiz davranışlar çocuklar, gençler tarafından yapılıyor. Bizim çocuklarımız, bizim gençlerimiz, bizim ailemiz, bizim arkadaşlarımız..bu listeyi uzatabiliriz.Öte yandan kendi yaptıklarımız var. Her zaman geçerli olduğunu iddia ettiğimiz bir neden bulduğumuz, kimseye aslında zararı olmadığını savunduğumuz çok daha basit görünen ve çoğu kez yasal olarak suç sayılmayacağı düşünülen şeyler. Aynı göreve talip olduğunuz iş arkadaşınız hakkında yaptığınız küçük bir dedikodu sizin karanlık yanınız olabilir. İşte başarılı olmak uğruna, adına rekabet dediğiniz diğerlerini sizden geri bırakacak minik hamleler aydınlık yanınızdan gelmezler. Sizin altınızda çalışan birinin hazırladığı raporun başarısını ve övgüsünü sizin almanız ve buna itiraz etmemeniz sizi masum ve iyi yapmaz.
Karanlık yandan uzak durmak mümkün mü? Mutlak bir dürüstlükten bahsediyorsak çok mümkün görünmüyor. Ama içimizde olan karanlık yanı görmemek yerine onunla baş etmeyi becermek ve bunu kendi çocuklarımıza öğreterek, gelecek nesillere aktarmak mümkün. Yöntem çok zor değil. Her zamanki gibi ilk sırda örnek olmak geliyor. Bu çok önemsiz dediğiniz yanlışlar, hatalar, suçlar çocuklar tarafından “önemsiz ve yapılabilir” olarak sayılarak uygulanacaktır. Sonra sorumluluk almayı öğrenmek, öğretmek gerekir. Yaptığı olumlu şeylerin övgüsü gibi hataların yergisini, cezasını almayı öğrenmeyen çocuk, çocukluğunda da erişkinliğinde de karanlıkta demektir. Kandırılabilir olduğu için arkadaşını kandırdığında bunu başarı sayıp alkışlamasanız da güldüğünüzde, sıranın önüne geçmek gibi basit hileleri başarı saydığınızda, hak etmeden elde ettiği başarıyı, notu, parayı sahiplenmesine izin verdiğinizde, hele bir de bunların erişkin versiyonlarını siz yaparak övündüğünüzde, ne kendinizi içinizdeki karanlıktan ne de çocuğunuzu insanlığın karanlık yönünden uzak tutamazsınız.
Prof. Dr. Bengi Semerci