Cümle içinde pek kullanılan bir kelime değil gibi; Kıskanmak. “Dün bir arkadaşımı gördüm, şuraya müdür olmuş. Kıskandım.” der miyiz? Demiyoruz galiba. İçimizde en söylemekten imtina etmeyenimiz bile olsa olsa “Kötü hissettim” ya da “Üzüldüm” ya da “Kızdım” diyor. Kıskandığımız nedir? Bizde olmayan, sahip olamadığımız mı? Yoksa başkasının olan mı? Orada orta yerde bir şey duruyor, sizin değil ama kimsenin de değil. Burada kıskanılacak bir şey var mı? Bir vitrinde, 36 beden bir elbise mankeninden arta kalan bir çift bacak mıdır kıskandığımız, yoksa yolda bir mini eteğin altında, uzun siyah çizmelerin üstünde yürüyen bir çift bacak mı?
Kıskanmak, telaffuzdan titizlikle uzak durduğumuz diğer olumsuz duygulardan daha farklı sanki. Daha kolay “kızdım” diyoruz da, daha zor “kıskandım” diyoruz. Çünkü hepimiz insanız, tabi ki kızabiliriz, ama kıskanmamalıyız. Çünkü, kıskanmak bir çoğumuzun gözünde asla kabul edilemeyecek bir şeydir. Sanıyorum biz de etrafımızdaki kıskanan, kıskanma ihtimali olan insanları tekin bulmuyoruz. Ne demiştik? Kıskanmak, sizde olamayanı istemektir. Ve eğer yeterince çok isterseniz, elde etmek için her türlü şeyi göze alırsınız. Cinayet bile işleyebilirsiniz. Savaşlar da bir yanıyla buradan çıkmıyor mu? Başkasının olan toprakta ya da o petrolde birinin gözü var. Güçlü bir motivasyon. Fiziksel olarak da yeterince güçlüyse, bu istek ciddi zarar verebilir.
Kıskanmamak mümkün mü? Başkasının olana arzuyla bakmamak, “nefsini terbiye etmek”? Buraya ters köşeden de bakılabilir: “Metin Bey’ler Kaş’a yerleşmiş, bahçeli evleri var, her gün domates salatalık bahçeden” cümlesinde biraz da kıskanma yok mu? İnsana dair bir hissiyat nasıl bu kadar korkunç, dehşet verici, vahşi olabilir? Aslında kıskanmayla mücadelemiz, elimizdekini başka “avcılardan” korumak üzerine mi? Başkasındaki kıskançlığa tahammülümüz olmadığından mı kendimizdekine de tahammül edemiyoruz? Tüm bu soruların cevapları için zihnimizi biraz daha yormaya ihtiyacımız var.
Yazının başında da değindiğim gibi, kıskançlık insana ait bir duygu. Tüm duygularımızı olduğu gibi onu kontrol edebilmenin ilk yolu varlığını kabul edebilmektir. Varlığını hiç bir zaman kabul etmediğimiz ve asla hissetmeyeceğimizi söylediğimiz, hiç tanımadığımızı düşündüğümüz bir duygu bir gün olmadık bir yerde karşımıza çıkabilir. İşte o zaman onunla yüzleşmek zorunda kalmak çok yıkıcı olabilir.
Uzm.Psikolog Aslı Soyer