“Önünü kapat hasta
olacaksın”, “fazla uzaklaşmayın, gözümün önünde olun”, “bu kadar yakından
izleme gözün bozulacak”… Hemen hemen herkes bu uyarıları duymuştur
annelerinden. Ancak gerçekten kaygılı bir anneyle yaşamak, zaman zaman bir
şeyler için merakta kalan bir anneye sahip olmaktan çok daha farklı bir şeydir.
Herkesin baş etmekte zorlandığı kaygıları olur. Ne zaman ki bu kaygılar aşırı
hale gelir, o zaman hayat anne için de, çocuk için de, etraflarındaki diğer
insanlar için de zor bir hal alır.

Kaygılı bir anneye sahip
çocuklar, daha erken yaşlarda dünyanın keşfetmek için tehlikeli bir yer
olduğunu öğrenirler. Böylece günlük hayat onlar için dünyayı deneyimleyecekleri
bir şey olmaktan çıkar ve tehlikelerden korunmaya çalışmakla geçer. Ve
bebeklikte başlayan bu durum yetişkinliğe kadar taşınır.

Anne kaygısını çocuğa
aktarmıştır. Çocuk, stresli durumlar karşısında kendi tepkilerini geliştirir ve
bunlar da aynı anneninki gibi gergin tepkiler olacaktır. Artık çocuk ona stres
veren bir durumla karşılaştığında korku dolu ve gergin tepkiler verecek, bunu
gören kaygılı annenin kaygıları ise daha çok artacaktır. Böylece anne ile çocuk
arasında devamlı birbirini besleyerek devam eden bir kaygı döngüsü oluşmuş
olacaktır.

Anne ve çocuğun kaygısı
arasındaki ilişki biraz da tavuk yumurta ilişkisidir aslında. Ama benim
bunlardan bahsetmekteki amacım tavuk yumurta bilmecesinin cevabını çözmek
değil, bu döngüyü kırmak için annelerin yapabileceği şeylerden bahsetmek.

Öncelikle, kaygıyı
çocuğunuzu sevmenin ve ona ilgi göstermenin bir yolu olarak kullanmayın.
Devamlı annenin kaygısı ile karşı karşıya kalan çocuklar üzerlerinde devamlı
anneyi sakinleştirme ve rahatlatma sorumluluğunu hissederler. Bunun yerine
ilgilendiğinizi onunla oyun oynamak, birlikte vakit geçirdiğiniz bir şeyler
yapmak gibi daha somut şeylerle gösterebilirsiniz. Bu sizi de endişe denizinde
boğulmaktan kurtarıp annelikten daha çok keyif almanızı sağlayacaktır.

Kaygılı bir anneyseniz,
olmasından kaygılandığınız şeylerin çok büyük ölçüde olmadığını şimdiye kadar
birçok kez görmüşsünüzdür. Kötü şeyler tabi ki olur ancak bunlar çoğunlukla
aklınıza gelmeyen, önceden planlayamayacağınız şeylerdir. Bütün her şeyi göz
önüne alamayacağınızı, hayatta kontrol edebileceğiniz ve edemeyeceğiniz şeyler
olduğunu kabul etmek sizi rahatlatacaktır.

Ve hayatınızı anne olmaya
adamayın. Eğer hayatınızı kaplayan tek şey annelikse çocuğunuz hakkında
kaygılanmaktan uzaklaşmak çok çok zordur. Hobilerinizle ve arkadaşlarınızla
vakit geçirmek bunu kolaylaştıracaktır. Aynı zamanda başka bir bakış açısı
kazanırsınız. Benzer problemleri başkalarının da yaşadığını duymak
kaygılarınızı azaltacaktır. Egzersiz yapmak da stresi azaltmanın iyi bir
yoludur. Hem kişisel bakımınıza vakit ayırmış olursunuz hem de rahatlamış ve
yenilenmiş olursunuz.

Ve son olarak çocuğunuzu
her tehlikeden, her hatadan korumayın. Bırakın hata yapsın. Ancak hata yaparak
karşısına çıkan güçlüklerle baş etmeyi öğrenebilir.

Uzm. Klinik Psikolog

Işın Şanlı

rssyoutubeinstagram
Facebooktwitterlinkedinmail